24 Eyl 2007

Lahana

Bana anlatılanlara bakılırsa 6-7 yaşlarında çok şiddetli bir zatürre geçirmişim. Günlerce yüksek ateşle kıvranmışım. İlçemizde bir devlet hastanesi hep vardı, fakat doktor bazen olurdu bazen olmazdı, olan doktor da bazen iyi doktor bazen kötü doktor olurdu. Sonuçta doktorlu veya doktorsuz bilmiyorum, ben iyileşememişim.
Araba tutulmuş, ilimize yani Muş'a götürmüşler beni. Anlatılana göre, oradaki doktor durumumu ciddi bulmuş ilaçlar filan vermiş ve beni eve göndermiş. Anneme de "Teyze bu geceyi atlatırsa tamamdır" demiş.
Bizimkiler dönüşe geçmişler. Muş ile ilçemiz arasında, o zamanlar ablamın oturduğu bir köy var, (Gülçimen galiba) bizimkiler geceyi orada geçirmeye karar vermişler. Ben yine ateşler içindeyim. Annem sürekli başucumda, sirkeye batırılmış bir bezle(çok kötü kokar) vücudumu soğutmaya çalışıyor. Ben baygın gibiymişim, tabi o gece çok önemli, acaba atlatabilecek miyim?
Sabaha doğru üçte filan gözümü açıp "lahana" demişim. Annem, (belki de son isteğim olduğunu düşünerek) herkesi uyandırmış gece vakti komşudan mı nereden bilmiyorum, lahana bulunmuş getirilmiş. Koca lahanayı kütür kütür bir güzel yemişim. Ateş filan da kalmamış.
Annem hala, "o lahana seni diriltti" der.
Bizim eve konuk gelenler, bazen oğlumla oturup lahana yememize şaşarlar. Benim doğduğum evin 3-4 dönüm bahçesi vardı, annem lahana yetiştirirdi ve bizim en temel meyvemiz lahanaydı. Akşamları çoluk çocuk oturup bir güzel lahana yerdik tuzlaya tuzlaya. Tıpkı şimdi oğlumla yaptığımız gibi...

Hiç yorum yok: