24 Eyl 2007

Karanlık Sabahlarda

Liseyi, İstanbul'da Yeşilköy 50. Yıl Lisesi'nde okudum. Ben lise okurken ailem henüz Bulanık'taydı. Yalnızdım. Sabahları okula gitmek için sanki geceyarısı kalkıyormuşuz gibi gelirdi bana. Haksız da sayılmazdım aslında; kaldığım ev Küçükçekmece Tepeüstü'ndeydi okul ise Yeşilköy'de. Önce tepeden aşağıya yürürdüm (tepe de tepeydi yani) sonra trene binerdim, trenden sonra tekrar yürüyerek okula ve ikinci derste ancak hava aydınlanırdı. (elektrik kesikse iki ders giderdi)
Sabahları erken kalkmak benim için sorun olmadı, kalkarım kalkmasına ama uyanmam çok uzun sürer. Sabah halimle, mutsuz, keyifsiz, aksi, konuşmaz, gülmez filan bir insanım; kafam çalışmaz, ellerim tutmaz, bir işe yaramam yani.
Yine karanlık ve soğuk bir sabahta uyandım. Titreye titreye hızla giyindim. Herşey anlamsız geliyordu o anda. Tepeden aşağıya yürüdüm. İstasyona girdim. Garip bir şekilde alışık olduğum kalabalık yoktu. Hergün gördüğüm tanıdık öğrenci yüzlerini de göremedim etrafta. Soğuktan kimsenin cesaret edip oturmadığı bir banka oturdum. Kafamın içinden o sırada neler geçirdim bilmiyorum ama o günün cumartesi olduğunu anladım. Soğuk havadan çektiğim derin bir nefesle kendimi koşarak istasyonun dışına attım.
Karanlık sabahlarda ne zaman uyanmak zorunda kalsam, yanlışlıkla kalkmış olma olasılığımı düşünürüm. Tatlı bir heyecan kaplar içimi bir kaç saniye için...

Hiç yorum yok: