21 Eyl 2007

Damdan Aşağıya

İlk kar yağmaya genellikle akşamüstü başlar ve gece boyunca sürerdi. Etrafın beyazladığını göremeden uyumuş olurdum ben. Sabahleyin heyecanla uyanıp dışarı fırlardım. Annem daha erken uyanmış ve evin önünde gerekli olan yürüme yollarını açmış olurdu.
Evin önünden başlayan bu yürüme yolu bahçenin sonundaki odunluğa (aynı zamanda kiler gibiydi) kadar uzanırdı. Odunluğa varmadan önce de sağa önce tuvalete daha sonra kümese uzanan iki yan yol ayrılırdı.
Kar yağdığı günlerin sabahında yapılması gereken ilk işlerden biri de evin damındaki karların aşağıya dökülmesiydi. Bu iş “hal” adı verilen tahta araçlarla yapılırdı. Çok istesem de bu işin benden daha büyük birileri tarafından yapılması gerekirdi. Bu kişi bazen abim bazen annem olurdu (nedense babamı hiç anımsamıyorum) Ben de damda olurdum ama. Dökülen karlar aşağıda 1-2 metrelik bir tepecik oluştururdu. Karları dökme işi bitince kendimi damdan karların içine atardım. Boynuma kadar gömülür, bir daha bir daha atlardım.
Bazı çocuklar takla atarak atlarlardı, ben cesaret edemezdim. Dümdüz çivileme atlardım.
Bana çok uzun gelen uçuştan sonra karlara gömülünce, birkaç saniye hiç kıpırdamadan durur o anın keyfini çıkarırdım. İşte bu birkaç saniyenin tadına doyum olmazdı.

Hiç yorum yok: