1 Kas 2007

Barış Bebek

12-13 yaşlarında, abim evlendikten hemen sonra amca olmuştum. Barış, annesi gibi masmavi cam göz bir bebekti. Ele avuca gelip etrafa gülücükler filan atmaya başlayınca da evde bir sevinç kaynağı olmuştu, herkes onu el üstünde tutuyordu. En küçük olma ayrıcalığımı kaybetmiştim; fakat Barış'ın gülücükleri öyle güzeldi ki bu durumdan rahatsız olmuyordum.
Abim Gülçimen Köyü ilkokulunda öğretmenlik yapıyordu fakat ağır kış koşulları nedeniyle sık sık ilçede yani bizde kalıyorlardı.
Kış çok ağır geçiyordu. Soğuk her şeyin üstündeydi. Barış dokuz aylıktı. Hastaydı. Ateşleniyordu sık sık ve bir türlü iyileşememişti. Yengem daha 19 yaşında bir köy kızıydı. Kendisi çocuktu. Ne yapacağını çok bilemiyor eli ayağı birbirine dolanıyordu. Bir iki kere ilçedeki doktora götürüldü, Erzurum'a, Van'a götürmek gerekiyor mu diye yoklandı. Hayır. Gerek yoktu. Üşütmüştü, iğneler, ilaçlar bitince iyileşecekti. Herkes bekliyordu.
Bir öğlen vakti. Dışarda kupkuru bir ayaz var. Herşey donmuş, buza kesmiş durumda. İçerde cayır cayır soba yanıyor. Pencereden dışarıyı seyrediyorum. Annemden bir şey demeyen acılı bir ses çıkıyor. Herkes Barışın başına toplanıyor. Bir koşuşturma oluyor. Anlamsız sesler ağlama seslerine dönüşüyor. Ablam kolumdan çekip beni dışarı çıkarıyor, koş abimi çağır diyor çabuk.
Çıkıyorum evden. Abim nerede? Çarşıda. Tamam da ben ona ne diyeceğim. Kendime bile söyleyemiyorum. Adımlarım yavaşlıyor. Ne diyeceğim? Ne?
Kahveden içeri giriyorum. Abim orada, sırtı bana dönük, kağıt oynuyor. Yaklaşıp omuzuna dokunuyorum. Hala ne diyeceğimi bilmiyorum. Bana dönüp bakıyor. Sadece ağlıyorum. Gel diyorum ve koşarak çıkıyorum dışarı.
Bedeni soğumamış alev alevmiş diye imam duraksıyor. Ayna istiyor. Nefesi var mı diye, aynayı dudaklarına yaklaştırıyor: Yok. Vücudu birden bire kırmızı lekelerle doluyor. Gizliymiş. Gizli çiçek varmış diye konuşuyorlar duyuyorum.
Kırmızı bir suçluluk içimizi yakıyor. Kıpkırmızı.
Bir yastığın üzerinde götürüyorlar Barış'ı. Bembeyaz.
Abimin dört çocuğu oluyor daha sonra, hepsi kız.

Hiç yorum yok: