15 Kas 2007

Televizyon

Televizyon diye bir aletin varlığını ne zaman duydum bilmiyorum ama çalışır halde ilk kez orta ikide gördüm. Çarşıda bir dükkanın vitrinindeydi, karşısına her yaştan insanlar toplanmıştı. Bir ayakkabı tamircisini anlatan belgesel vardı yayında, siyah-beyazdı. Durup hayranlıkla izledim, karmaşık duygular içindeydim, büyülenmiş gibiydim.
Sonra çok hızla yaygınlaştı. Erzurum’a kurulan bir vericiden paket yayın yapıyordu, sık sık da kesiliyordu. Babam “daha bir şeye benzemiyor” diyordu. Bekliyorduk. Bu bekleme bir komşumuzun televizyon almasıyla son buldu. Mahallede ne de olsa bir rekabet vardı ve televizyon çıkmışsa bizde neden yoktu? Kırgındık. Akşamları komşular televizyonlu evde toplanmaya başlamıştı. Biz gitmiyorduk.
Erzurum vericisinden paket yayın başladıktan bir yıl sonra evimize televizyon girmiş oldu. Kocaman bir de anteni vardı, dallı budaklı . Fakat, abim(teknik konulardan o anlardı) ne yapıp ettiyse de bir türlü yayını alamadık. Anten daha yüksekte olmalı dendi, en az 6-7 metre. Bu yükseklikte bir ağaç düşünüldü fakat hem böyle bir ağaç yoktu hem de çok kaba olacaktı, ideal olan demir bir boruydu, fakat demircide bu boyda bir boru yoktu, ilden getirilmesi gerekiyordu ki bu da hemen olabilecek birşey gibi görünmüyordu. Çok mutsuzduk.
Evde televizyon vardı fakat her akşam bir umut açıyor biraz kurcalıyor fakat hiçbir şey izleyemiyorduk.
İkinci gün abimin aklına hepimizin yüreğini hoplatan bir fikir geldi. Doğru babamın dairesine (Halk Eğitim Müdürlüğü) koştuk. Babamın dairesinin karşısında terkedilmiş bir sanat okulu vardı ve önünde de bir bayrak direği. Babam dışarı çıktı, uzun uzun bir bize bir de direğe baktı. “Tamam, çürüyüp gideceğine bari bir işe yarasın.” dedi ve arkasını dönüp gitti.
Bayrak direği kesilip getirildi. Tam 7 metre. Tepesinde anten. Akşam görüntü cam gibi. Karşısına dizildik. Komşular da geldi. Erzurum’dan paket yayın alıyoruz, İstanbul, Ankara'nın izlediğini biz bir gün sonra izliyoruz; gazetemiz de bir gün sonra geldiği için güncellik sorunu yok, gazeteye bakıp akşam ne var öğreniyoruz. Sık sık yayın kesiliyor, beş on dakika Erzurum’un Çifte Minareleri’ni seyrettiğimiz oluyor.
Televizyonda ne mi var?
“Arjantin 78” var. Dünya Kupası, hey yavrum hey...
Gözümsün televizyon.

Hiç yorum yok: