5 Kas 2007

Sabah Tokadı

Ortaokulu bitirince (1977) bizimkiler, bu çocuk buralarda (Bulanık'ta) ziyan olacak, İstanbul'a gönderelim, orada okusun diye karar verdiler. Yeşilköy 50. Yıl Lisesine başladım. Amcamlarda kalıyorum, Küçükçekmece, Tepeüstü'nde. Sabah karanlıkta kalkıyorum. Tepeüstü'nden, Küçükçekmece tren istasyonuna yürüyorum, ordan da Yeşilköy'e. Hava 1. dersin sonunda filan aydınlanıyor. Sabah kalkmak çok zor geliyor.
O günlerden aklımda kalan, sık sık gördüğüm tuhaf bir rüya. Rüyamda, uzaktan bir kadın görünüyor ve bana doğru gülümseyerek yaklaşıyor. sanki yürümüyor da ayaklarında tekerlek var gibi. uzun bir elbisesi var, kaftan gibi. Başı beyaz bir örtüyle sarılı. Tanıdığım kimseye benzemiyor. Bana doğru yaklaştıkça yüzündeki ifade sertleşmeye başlıyor. Giderek korkunç bir hal alıyor ve tam karşıma geldiğinde, kolunu sonuna kadar geriyor ve bana bir tokat atıyor. Bu tokatla uyanıyorum. Kalkma vaktı. Yanağım yanıyor sanki, kalbim çarpıyor. Saatin çalmasına 5-10 dakika kalmış oluyor genellikle. Yatağın içine gömülüp saatin çalmasını bekliyorum.Annem olsa diye düşünüyorum. beni ne güzel uyandırırdı. Saçımı okşardı. Beş dakika, beş dakika daha diyerek naz yapardım.
Liseyi bitirdikten sonra bir daha hiç tokat yiyerek uyanmadım. Ne zaman erken kalkmam gerekse saati kurarken aklıma gelir: Yine gelir mi acaba, tokatçı teyze?
Gelir mi?

Hiç yorum yok: