3 Ağu 2008

Toprak

Ten rengimin beyazlığı ve İstanbul Türkçesiyle konuşmam nedeniyle Muş'ta doğup büyüdüğüme insanlar pek inanmazlar. "Nerelisin?" diye sorulduğunda, Muş'luyum derim. Muş'un Bulanık ilçesinde doğdum ve büyüdüm. Aslında, ailemin Muş'ta doğan tek çocuğuyum, benden büyük diğer altı kardeşim ile birlikte ailem Kars'tan göç etmiş Bulanık'a. Ailede benim dışımda herkes kendisini "Kars'lı" olarak tanımlar.
İşin gerçeği ben bu "nerelisin?" sorusuyla başlayıp süren konuşmalardan hiç hoşlanmam. Liseye İstanbul'da başladığımda tanıştığım herkes bana hemen nereli olduğumu sorardı. Bu soruya konuşmamdaki farklılığın neden olduğunu sonradan anladım ve özel bir çabayla bu şive farklılığını giderdim. Bana özel sorulan "Nerelisin?" sorusunu da liseyle birlikte bitirmiş oldum.
Bazen Muş'lu olduğumu kanıtlamam bile gerekti.
Askerde çay almak uzun uzun kuyrukta beklemeyi gerektiren çileli bir işti. Çay ocağında üç tane asker çayları demlikle veriyorlardı, demlikler az sayıdaydı ve hemen bitiyordu. İlk anda çay alamayanlar demliklerin boşalmasını beklemek zorundaydı.
Çay ocağında demlikleri veren askerin Muş'lu olduğunu öğrenmiştim. Sıranın bana geldiği bir gün elinden demliği alırken "Ben de Muş'luyum" dedim. Hiç tepki vermedi ve yüzüme anlamsızca baktı. Başka bir gün ise sadece "Merhaba toprak, nasılsın?" dedim. Yüzüme dik dik baktı ve yine hiç tepki yok. Benim Muş'lu olduğuma inanmadığını anladım. Sonraki çay alışımda, nüfus cüzdanımı çıkardım, "sen galiba inanmadın bana" diyerek nüfusumdaki "Doğum yeri:Bulanık" yazısını gösterdim. Yüzü aydınlandı, gerçekten de inanmamış bana, torpilli çay almak için öyle söylediğimi sanmış. Askerde üçüncü yılıymış, göğsünde boydan boya kabuk bağlamış jilet yaraları vardı.
Benim askerliğim kısa, çok kısaydı. “Bizimki ne zaman biter bellolmaz” dedi.
Onun sayesinde çayın en güzelini içtik arkadaşlarla. Demliğin gelmesi için ona sadece kendimi gösteriyordum. Etrafta homurdanan filan olursa da onlara sadece şöyle bir bakması yetiyordu.
Sağolasın TOPRAK !

Hiç yorum yok: